Mekan ve Eylem Uyumsuzluğu
Büyük süpermarket gezmek 2000lerin en büyülü aktivitelerinden biriydi. Niteleme sıfatlarındaki büyüklük kelimelerinin hayatımıza girişi ve her şeyin katlanarak büyümesi dönemi. Milenyum. Kattrilyon, kentrilyon, kayıp trilyon. Büyüktü her şey. Büyük — hiper — süper..
Sonra bir gecede küçüldü her şey ve minicik ekranlarımıza ve cebimize kadar girdi. Benzer bir büyüme başlangıcını tekrar görmeye başlıyoruz. Küçülen ve cebimize giren hiper markalar ve marketler şimdi süper”leşiyor ve “süperapp”leşiyor.
Hiperapp kavramına doğru evrilir miyiz?
Her türlü hizmet türünün cebimize girmesi ve bedensel olarak iş yapış şeklimizin ve saatlerimizin farkında olmadığımız bir şekilde değişmesi dikkat çekiyor. Gündüzün ve haftasonunun aile/birliktelik teması üzerinden şekillenen gezi teması artık gece uyumadan önce yastık üstünde, karanlıkta gerçekleşiyor. Dev marketi elimizi kaydırarak geziyoruz. Beyinsel olarak yolduğumuza şüphe yok ancak bedenimiz yorulmuyor. Market gezme ve alışveriş davranışı haftasonu, güneşli, bol sepet sürüklemeli ve küçük çocuk eğlendirmeli bir yapıdan, tek başına ve gece karanlığında yapılabilen bir modele evrildi.
Kolay mı? Çok kolay.
Tercih ederim mi kullanıcılar? Etmese de bağımlı olmaktan başka seçenek yok.
Ama giderek bir an önce kurtulmak istediğimiz bir eyleme dönüştüğüne şüphe yok. Birliktelikler, yeni ürün keşifleri, tesadüfi alışverişler, beklemeler, buluşmalar.. Şu an telefonun içinde bulunmayan sosyal eylemlerimiz.
Öncelikli derdimiz de kuryeleri ve tedarik zincirini stabilize etmek olsa da, bu operasyonun tamamen mükemmelleştiği noktada inovasyona çok açık ve toplum sosyalliğini koruyan servis tasarım ihtiyacı kaçınılmaz olacak.